Bu fiili değiştirebilme şansımız yok artık.
Hepimiz varız ve yaşıyoruz.
Hayvanlar da böyle...
Nasıl ki bir insan için yaşama dair haklar var ise hayvanlar için de olmalı.
Ama bırakın Türkiye'yi Dünya genelinde hayvanlara yönelik hiç bir koruma yasası bulunmuyor. (İstisnalar hariç.)
Aksine devletler kendi elleri ile belediyelere yetkiler verip sokak hayvanlarını toplatıyor ve onları rızaları dışında ameliyatlara alıyor. Kısırlaştırma süreçleri ne kadar titiz ve sağlıklı yapılıyor? Hayvanlar kısırlaştırma adı altında toplanıpta gerçekten bu işleme mi tabi tutuluyor yoksa zehirlenip yok mu ediliyor?
Barınak adı verilen sözde sempatik yerlerin kaç tanesi gerçekten onları korumaya yönelik? Yoksa o tür yerler gizli birer ölüm makinleleri mi?
İnsanın en yakın dostudur diyoruz köpekler için...
Kaç kişi bir kap su bir tas yemek bırakıyor onlar için?
Kaç kişi kış aylarında üşümesinler diye kutulardan yuva yapıyor?
Sokakta sempatik gördüklerinizi sevmek hayvan sevgisi midir sizce?
Peki ya onlara sıcak yaklaşıp ardından eziyet eden zihniyet?
Güvercinlerin kanadını kırıp satmaya çalışan insaniyet?
Tüm bunlar biziz. Biz güya insanız..
Gerçekten biz bu olabilir miyiz?
Vejeteryan olmak için yüzlerce sebep var aslında.
Üretim merkezlerinde tavuklara sakinleştiriciler veriliyor. Hayvanlar varlıklarından yaşadıklarından bir haber kesilmek için beklerken sarhoş ediliyor. Üstelik o kimyasallar etlerine de bulaşıyor ve bizler yiyoruz.
Kedilerin kuyruklarına eskiden teneke bağlardı çocuklar. Adı üstünde çocuk... Şimdi koca koca adamlar 5.kattan aşağı kedi atıp hayvanın parçalara ayrılmasını zevkle izleyebiliyor.
Oysa hayvanlar bize her daim dost oluyorlar.
Kimse yokken onlar yanıbaşımızda olu veriyorlar.
Sizce hangimiz insanız?
Başlığa dönecek olursak "Yaşamak kimin hakkı?"
0 yorum:
Yorum Gönder