0

Belediyeler Hayvanlara Kıyım Yapacak !

Yeni hayvan hakları yasası meclisten geçti. Adı hayvan hakları bakmayın haktan bahsedildiğine.
Bu yasa teklifi sokaktaki kediden köpeğe köpekten kuşa kadar bir çok türü yok etmek amaçlı.
Mesele şu; Yasaya göre Avrupa Devletiyiz ya hesapta, özel parklarda minik dostlarımızı yaşatmak için toplatacağız ve orada onlara bir yaşam ortamı hazırlayacağız. Sizce gerçekten öyle mi? Bu katil belediyeler bu hayvanları nasıl toplayacaklar? Bu hayvanlar cellatlarına koşa koşa gelmeyecek elbet. Bu toplama işlemi esnasında resmen cinayetler işlenecek. Öte yandan siz inanıyor musunuz bu hayvan parklarının süper tesisler olduğuna? Hastalıklı, rutubetli, pis, bakımsız yerlerde bu hayvanlar ölüme terk edilecek. Hatta bakılamayacak bilinçli olarak öldürülecek.
Belediyeler sözde barınaklarda dahi bu hayvanlara bakamazken, sokaktaki tüm evet TÜM! hayvanları toplayıp kilitli kapılar ardına yerleştirecekler.
İşte size buyrun buradan yakın "Hayvan Baharı" .
Bu Dünya KİMİN? Bu sorunun cevabını gerçekten merak ediyoruz.
İnsanlara mı ait bu Dünya? Hayvanlara mı? Bitkilere mi? Yoksa hepimize mi?
3-5 kendini bilmez hayvanlardan rahatsız oluyor diye bu dostlarımız sokaktan toplatılacak mı?
Peki ya farelere ne yapacaksınız? İstanbul'un gözde semti Bebek'i fareler basmadı mı?
Doğal dengeye yeterince müdahale eden insanoğlu sokaktaki hayvanları toplatarak ne yapmaya çalışıyor?
Kediler toplatıldığında bütün semtlerin Bebek gibi fare istilasına uğramayacağı ne malüm?
Aaaa ilaç değil mi tek çözüm?
Hayır tabiki, artık hayvanlar ilaçlara da bağışıklık kazanıyor. Hem kediyi toplatıp fareyi öldürmeye çalışmakta ne oluyor?
Hayvan doğasını yaşıyor.
Kusura bakmayın ama tüm dengeyi bozan insanoğlu.
Siz sokaktaki hayvanlarla birlikte yaşayamıyorsanız egoistsiniz, bencilsiniz!
Pet shoplarda hayvan satışlarına izin veren denetlemeyen devlet, sokaklarda hayvan artışına sebep oluyor.
Nasıl mı? siz gidiyorsunuz sevgilinize köpek alıyorsunuz. 3 ay sonra sevgiliniz bakamıyor birine veriyor o biriside o köpeği sokağa atıyor.
Sonra?
İşte size hayvan popülasyonu.
Hükümet 5199 sözde numaralı hayvanları koruma kanunu değiştirdi. Ve başımıza gelecekler özetle şunlar.
1) Belediye işçileri elde tırmık kürek sopa ve ağlar ile kedi ve köpekleri işkence ile yakalayıp kamyonlara atacak.
2) Bu hayvanlar öfkeyle birbirlerine ve kendilerine zarar verecek.
3)Kediler köpekler toplanırken aynı kamyonlara atılacak. (Ne feci!)
4)Toplanan hayvanlar anti hijyenik hastalıklı ortamlarda kısırlaştırılacak. Çoğu belediye direk zehir verip öldürecek.
5)Kısır hayvanlar zaten barınağa sığmıyor, bambaşka saçma sapan yerlerde hapsedilecek.

Tüm bunlar Avrupai yaşam tarzını yanlış anlayan sadist vekillerce yapılıyor.
İçinizdeki merhameti dinleyin eğer varsa dur demek için bu linke tıklayın ve yürüyüşe katılın!

http://www.haytap.org/index.php/201209194073/duyurular/30eylul-de-tum-turkiyeyi-meydanlara-davet-ediyoruz

0

İstanbul'da tecrübeyle sabit bir Yoga serüveni

Bir süredir bloga yazmıyorduk. Yaşam öyle ki insanı bazı hobilerinden dahi uzaklaştırabiliyor. Arada neler oluyor bitiyor bizlerde tanık oluyoruz ancak çoğu zaman aman boşver diyerek dikkate almıyoruz. Üzülerek söylüyorum yazmamız gereken bir çok şeyi bu boşvermişlikle zihnin labirent dehlizlerinde kaybettik.
Önümüze bakmalı ve Benekli hayatlara yenilerini eklemeli öyleyse...
Yoga hakkında bilgisi olan var mı aranızda?
Kulaktan dolma bilgilerle bir şeyler söylersiniz eminim.
Misal dersiniz ki meditasyonla bağlantılı.
Hareket ederek rahatlama yöntemi.
Parmakları halka yapıp bağdaş kurup nirvanaya ulaşma şekli.
Konu hakkında bir çok şey söyleyebilirsiniz ancak hangi biri gerçektir işte bunu Yoga kelimesinin içine girmeden bilemezsiniz.
Bizim Yoga ile ilk tanışmamız tamamen fiyaskoydu.
Osmanbey'de bir salonda kampanyalı program bulup hemen katıldık.
Salona girer girmez hayran olduk çünkü adeta lüks bir spor salonuydu.
İçeride duş soyunma kabinleri vb. hizmetler mevcuttu.
Neyse ders başladı, nefes egzersizleri yapıyoruz ama öyle böyle değil.
Gülmemek için kendimizi zor tutuyoruz.
Bir süre sonra garip hareketler yapmaya başladık ama "yapmak" kelimesi yanında zayıf kalır bildiğiniz eziyet çekiyoruz.
Hoca geliyor bir o bacağımızı bir bu bacağımızı yada kollarımızı çekiştirip duruyor.
Yoga bittiğinde kan ter içinde kalmıştık.
İnanın halter kaldırsak bu kadar yorulmazdık.
Bir daha gider miyiz? Asla! Hayır değil.
1 yıl kadar sonra Yoga bizi tekrar çağırmaya başladı.
Nette sürekli uygun fiyatlı salonlar arar olduk.
AAA o da ne bir tane bulduk. Hemde ücretsiz.
Çakraları açıyoruz. Bizimde amacımız çakraları açmaktı. (Çakra ap ayrı bir konu boşverin.)
Ama gittiğimiz yer Taksim'de izbe garip bir yerdi. Kapıyı bir adam açtı bizi sevgi ile içeri aldı.
İçeride Cem Yılmaz'ın gösterilerinde bahsettiği vinç ile taşınan kadının fotoğrafları var.
Neyse minderlere oturduk ve tütsüler mumlar eşliğinde adamı dinlemeye başladık.
Bu kadın her kimse (biliyoruz ama isim vermeyeceğiz) fotoğrafı üzerinden Aydınlatma dağıtıyor. Eeee Yoga nerde? Yoga işte bu. Böyle şey mi olur ya? Olur olur. Hareketsiz yoga bu.
Kadının bir fotoğrafını veriyorlar size ona gözünüz gibi bakıyorsunuz ve o fotoğraf size enerji gönderiyor. Öyleki bütün çakralar hemencecik açılıyor.
İçeride 18 DVD var. Bunları tek tek izliyor ve gelişim sağlıyorsunuz. Ama her biri birbirinden itici ve her birinde o kadın bir şeyler anlatmış.
Vel hasıl bu mekanda garip Hintçe şarkılar söylenip o kadına saygı duruşları sergileniyor.
Yoga adı altında Yogaya karşı yapılan büyük bir cinayet.
Bu tecrübenin ardından Yoga'ya bakış açımız resmen değişti.
Sonra ne mi oldu?
Yoga akademi ile tanıştık.
İşte Yoga budur dedik.
Akif Manaf kimdir bunu öğrendik.
Diğerlerinin Yoga adı altında gerçek Yoga uygulamalarını çarptıran kişiler olduğunu farkettik.
Yoganın asla zorlayarak değil, yumuşak ve doğru biçimlerdeki hareketlerle yapıldığını izledik.
Derslere girmeye başladık ve vazgeçemedik.
Haftada iki kez 1 saatlik uygulamalarda kendimizi bulduk.
Zihin, beden ve ruh üçgeninde kişisel gelişimimizin yenilendiğini ve güçlendiğini hissetmeye başladık.
Yoga hakikaten harika bir şeymiş bunu tecrübe ettik.
Yoga bir din değildir.
Yoga Hindistan'a ait bir şey değildir.
Yoga gerçek Yoga üstadından öğrenilir.
Yoga bir tarikat değildir.
Yoga bir spordur diyemeyiz ama kısmen öyledir.
Yoga bir arınma biçimi, bir gelişme biçimi, bir kontrol mekanizmasıdır.
Yazımızın bu satırlarından sonrası Yoga hakkında sizlere doğru bilgiler vermeyebilir çünkü bizlerde henüz öğrenciyiz.
İleri vadede eğitmen olabilmeyi hedefliyoruz ve Yoga Akademi'nin derslerine katılıyoruz.
Henüz Akif Manaf ile tanışma şansımız olmadı fakat yakın gelecekte bunu da gerçekleştireceğiz.
Eğer Yoga yapmayı düşünürseniz size en yakın Yoga Akademi salonlarından birini tercih ediniz.
Gözünüz arkada kalmasın çünkü doğru olan kesinlikle bu.
Şimdilik hoşçakalın...
Siguiente Anterior Inicio

Haftanın Sözü




Bir Kızılderili der ki; .
Yaşlılar konuşmaya başladığı zaman,
sessiz ol ve dinle!
- (Mohawk Kabilesi)) -